Eklenme tarihi: 19/03/2021 – 12:51

Son güncellenme tarihi: 15/02/2023 – 17:49


Padişahın biri, haftada bir gün, yalan söyleme toplantısı başlatmış. Padişah anlatılanları dinleyecek ve “Yalan söylüyorsun” derse, yalan söyleyen kişi bir sandık dolusu altın kazanacakmış.
Gelenler anlatıyormuş;
– Padişahım geçenlerde o kadar susadım, o kadar susadım ki, göl kenarına gelip susuzluğumu giderirken, gölün bütün sularını içmişim…
– Padişahım, geçen yıl ormanda giderken karşıma 15 tane aslan, 20 tane vahşi kaplan çıktı, bir yumrukta hepsini öldürdüm…

Uzatmayalım, padişah ne anlatılırsa “olabilir” diyormuş
Bir gün huzura, üstü başı perişan biri gelmiş.
– Padişahım ben yalan söylemeye değil, alacak tahsiline geldim. Babanızın babasının babası, savaş sırasında benim babamın babasının babasından, bir küp dolusu altını ödünç almış. O günden bu yana bu borç ödenmemiş. Ben sizden borcunuzu ödemenizi istemeye geldim…
Padişah birden hiddetlenmiş ve “Atın şu adamı dışarı, yalan söylüyor…”
– Padişahım yalan mı söylüyorum?
– Evet yalan söylüyorsun, senin gibi çulsuzun dedelerinden, benim dedelerim borç falan almış olamaz.
– Padişahım eğer yalan söylüyorsam, o zaman yalan söyleyene vaat ettiğiniz bir sandık altını verin yok eğer doğru söylüyorsam o zaman da bir küp altın borcunuzu verin…
Padişah bakmış ki çıkış yok. Bir sandık altını vermiş.
Allah rahmet eylesin Vergi Uzmanı Şükrü Kızılot’un birçok yazısında kullandığı bir hikayedir bu, bende hem severek okur hem de güzel ülkemin birçok olayın da , hikayedeki padişahın düştüğü duruma (aşağısı sakal yukarısı bıyık) gelindiğinde ne yapıldığına bakmaya çalışırım. Her gün bizimde aşağısı sakal yukarısı bıyık dediğimiz olaylarımız yok mu sizce de; Ülkemiz de yıllardır borçların yapılandırılması diye bir sistem mevcut kendi eliyle başvuruda bulunan hatta son dakika kuyruklarda bekleyerek başvuru yapmanın hazzını yaşayan kişiler var , aman neyse yenisi gelir diye bir taksit ödedikten , hatta bazen hiç ödeme yapmayarak vazgeçenler de onlar…Yok yok onları suçladığımı düşünmeyin , elbet vardır bir bildikleri , Ne mi biliyorlar ?
‘’İSTATİSTİK’
Son on yılda altı kez çıkarıldı Yapılandırma Yasası , bunların başına hep başka kanun numaraları kondu öyle ki ben bu konunun meslek mensubu olarak kanun numaralarını hatırlamaz oldum. Hepsi birbirinin aynı , dönemin faiz oranlarına uyarlanmış yeni listeler. Mükellefin bu listelere neden ihtiyaç duyacağını düşünmeden çıkarılmış kanunlar. Dünyadan bir örnek vereyim size. Birçok vergi sisteminde mükellef kendisi yapılandırma talebinde buluna biliyor ülkelerden birinde böyle bir başvuruya idarenin verdiği cevap ne biliyor musunuz ;

‘’Borç rakamınızın iki katı miktarındaki tutar HİBE hesabınıza yatırılmıştır. İşletmeniz ekonomimiz için önemlidir’’
Burada belirtmek istediğim onların bizden iyi oldukları değil , duruma bakış açıları. Her işletme aslında bir fabrika demek ve bir fabrikanın kapanması etrafındaki birçok kişinin gelirini kaybetmesi sonucunu doğuruyor. Elbette yapılandırma yasası niyet olarak iyi bir hareket ama , hem uygulama şekli hem de içinde bulunulan zor zamanlar için maalesef nefes aldırmaktan uzak. İşletme sahiplerinin çoğu padişahın durumuna düşmüyor mu sizce de ? Yapılandırma yapmasalar haciz , icra gibi yaptırımlara maruz kalıyorlar , ödeme yapsalar mali olarak işletmenin yürütülmesinde zorlanıyorlar . Bu durumun değişmesi için yapılması gereken birçok seçenek var aslında örneğin mükelleflerin dolayısı ile işletmelerin daha iyi tanınması değerlendirilmesi. Tabii ki her mükellef iyi niyetli denemez kanunlarımız var bunların yaptırımlarını göze alan insanlar mevcut ; ancak yapılacak görüşmelerle ziyaretlerle birliktelik sağlanabilir kişiye göre cirolara bakılarak faiz taksit oranları belirlenebilir. Kimsenin birbirinden çekinmediği saydam yapılar oluşturulabilir. İyi ile kötünün birbirinden ayrışması sağlanabilir. Yeter ki insanımız ve idare birbirine bir nebze güvensin ve inansın .
……………………….
Bir örnekte ekonomimizden gelsin. Gündemi bitmeyen güzel ülkemde bir padişah durumu da maalesef Merkez Bankası Başkanımızın başına geldi. Malumunuz son dönemde atanan Merkez Bankası Başkanları bermuda şeytan üçgeni içine düşüyor ne mi bu üçgen, Enflasyon – Faiz – Döviz ; faize dokunmamalı ama dövizde yükselmemeli , döviz hareket etmemeli enflasyon hep aşağıya gitmeli, bunu yapmaya çalışan nice padişah yani Merkez Bankası Başkanı bir gün var , bir gece yarısı yok oluyor. İşin o kısmı yöneticilerin işi ama bu hikayedeki padişahın yani Merkez Bankası Başkanının diğerlerinden ufak bir farkı var burada hikayenin sonunda verilen bir sandık altın var ya maalesef bu üçgenin büyümesini engelleyemeyen yöneticinin cebinden ödenmiyor. O yüzden işin başına atanırken mutlu, görevlerinden alınırken yine mutlu oluyor bu padişahlar , hikayemizdeki padişah bile bu kadar mutlu değildi sanırım , malumunuz canı sıkılabiliyor ki yalan söyleme toplantıları düzenlemek gibi bir etkinliğe girişiyor. İnsan şimdiki devirde olsa herhalde doğru söyleme toplantısı düzenlenirdi demekten kendini alamıyor. Söz meclisten dışarı herkes bişey söylüyor ama doğrumu yalan mı bununda kararını kimse veremiyor.
……………………….
Yazımızda Covid-19 geçmeden olmaz bizi bunaltan bizi delirten Covid-19…Ülkemize gelen Covid-19 padişah huzuruna çıktı , kim mi pandemi gündeminde ki padişahımız maalesef Sağlık Bakanımız, görevini seven başarı için elinden geleni yapan Sağlık Bakanımız… Covid-19 bile bu kadar kötülük yapmamıştır padişaha , gündem değiştikçe hep dertleri onu etkiledi , lebalep diye bir kelime çıktı karşısına ‘’DURUN’’ demek istedi olmadı. Yaptırımları bizler için yaptığını anlattıkça ülke gündemi hep onun tersine hareket etti. Halkın gösterdiği dikkati bir nebze idareciler gösterse mutlu olacaktı belki ama, olmadı… Ne diyelim belki bizim için uğraşan bu padişahta bir gün anlaşılır ve elbirliğiyle desteklenirse Covid-19 belası da gider başımızdan Sağlıktan ötesi yalan değil mi şu dünyada … Siz yine de güzel ülkemde yaşamak için sağlığınızın yanına birkaç şey ekleyin. Hepinizin ,

BİR SANDIK ALTININIZIN OLMASI DİLEĞİYLE ……

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir