Eklenme tarihi: 19/02/2021 – 11:14

Son güncellenme tarihi: 15/02/2023 – 17:50


Ben kaliteli bir köşe yazarı olmayabilirim, ama iyi konuşabilirim. Ancak konuştuklarımı yazıya dökerken biraz zorlanıyorum. Kızdığım bir konuya konuşur gibi yazmak aslında benim için kendi cümlelerimi kullanarak daha kolay oluyor. Cümlenin sonuna iki kelime bir küfür yerleştirdim mi süper oluyor, ama öyle de olmuyor işte.
Neyse yazıya giriş yapmak hep zor oluyor benim için. Bugün 18 Şubat 2021 saat 08:40 ofisimdeyim, açıkçası sabahları beynim boş iken yazmak biraz daha kolay oluyor benim için. Yüzyılda bir gelen bir afet, bir bela ile tüm dünyanın uğraşı devam ediyor. Covid-19 laneti hayatımızdan yaşama sevincimizi, gayretimizi, gülen yüzlerimizi çalmaya devam ediyor. Eksiliyor günlerimiz o kısacık hayatlarımızdan. Ofisimin camlarından Gemlik’e bakıyorum her yer bembeyaz. Bu beyaz örtü her yeri örtse, bu virüs de ölse diye geçiriyorum içimden çocuk kafasıyla belki de. Acaba eskiye dönebilecek miyiz diye geçiriyorum içimden; aile sohbetleri, dost meclisleri gelebilecek miyiz yine bir araya. Şüphesiz, korkusuz, samimi masalarda oturabilecek miyiz yine kol kola, yanak yanağa ne dersiniz sizce olabilecek mi?
Çok üzülüyorum çocuklara, mal gibi hissediyorum kendimi diyen okuluna gidememiş üniversiteli gençler, ellerinden telefon düşürmeyen, ekrana bakıp bakıp kendi kendine konuşan liseliler, tam gelişme çağında olan, tam işlenmesi gerektiği dönemde ellerinde tablet ve telefon abuk subuk videoları izleyen daha da küçük yavrularımız. Eğitim anlamında bu belanın verdiği zarar kaç yılda geri getirilir, zararı kaç yılda karşılanır tahmin edemiyorum ama tahmin edebilecek, önlemini alabilecek bir Milli Eğitim Bakanlığı hayal ediyorum. Zaten kör topal aksak ekonomiyi de açarsak bu yazı bitmez.
Gemlik’i mi soruyorsun değerli okur, tabi tabi onu da yazayım kısaca size.
Allah’ın yıllardır vermediği 4cm kar kriz yaşattı Gemlik’te her zaman olduğu gibi. Olduydu olmadıydı, yettiydi yetmediydi konuşuluyor Gemlik sosyal medyasında. Sanki tuzlama işini Belediye Başkanı yapıyormuş gibi, Belediye Başkanı nerede diye sorgulayanlar bile oldu. İzledim, okudum güldüm de güldüm. Kriz yaşamaya alışmışız kanımızda zehir olmadan rahat edemiyoruz. Kriz bizim yaşam standartlarımızın içinde 1 numaraya yükselmiş maalesef.
Ekmeğe de girelim mi acaba? Yok yok girmeyelim!
Girelim mi? Allah Allah kararsız kaldım bak! Bir diyorum girelim konuşalım diye, bir vazgeçiyorum boşver girmeyelim diye.
Çok kararsız kaldım bak değerli okur. Gireyimmi girmeyeyim mi?
İşte tam da böyle oldu ekmek meselesi. Krizsever bir toplum olduk derken arıyoruz kendimize oyalanacak bir şeyler. Ekmek de böyle oldu işte, ama size teknik anlamda şöyle böyle oldu, süreç böyle gelişti diye anlatıp sizleri yormayacağım. Ekmeğe zam geldi netice bu işte ama müsaade buyurursanız, özür dileyerek konuyu bir cümle ile özetlemek istiyorum.
“İşini bilmedik çavuşlar, döner kıçını avuçlar.”
Saygılarımla.

About Author

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir