Eklenme tarihi: 23/01/2023 – 10:17

Son güncellenme tarihi: 27/02/2023 – 0:57


HAKSIZ KAZANANLAR

 

Bazı insanlar ‘’ haksız kazanç’’ sağlar ve dünyanın her yerinde ‘’ hak etmeden bir yere gelenler’’ bulunur.

Bu tespitim kötülüğü normalize etmek için değildir. Sadece sorunun sınırsız bir mücadele olduğunu, tek harekette çözülemeyeceğini göstermektir.

Değerli okurlarım, hayatta ‘’hak eden herkesi hak ettiğini düşündüğü yere getirmek’’ mümkün mü? Haklı kazanç mutlak olarak adil olabilir mi? Ben meritokrasiye inanıyorum; ama insan doğasını da biliyorum.

Eşitsizlik, adaletsizlik, yoksulluk, yolsuzluk gibi evrensel sorunlar bizim ömrümüz içinde ve tek bir işlemle çözülemeyecek kadar büyüktür.

Bu yüzden güzel bir dünya inşa etmek için illa ki haksız kazanç elde edenlerin bitmesini beklememek gerekir.

Tarih boyunca ve tüm toplumlarda haksız kazanç elde eden, hak etmeden bir yerlere gelen hep olmuştur. Eğer buna takılırsanız, hak ederek yükselenleri göremezsiniz.

Mesela insanlar oy verdiği politikacının hak ettiğini, vermediklerinin ise etmediğini düşünürler.

Bu işin içinden nasıl çıkacağız? Bilim insanlarına sorsanız, pop starların bu kadar şöhret ve servet sahibi olması haksız ve mantıksızdır. Siyasi seçim sonuçlarına göre kaybeden partiler de kazananların haksız ve mantıksız bir kazanç sağladığını düşünürler.

En iyi öğretmenlerin en iyi topçulardan daha az kazanması, çoğu insana göre mantığa da adalete de eşitliğe de sığmaz. Peki hak edene nasıl karar vereceğiz? Kimi hak edenin sınavla belirlenmesini ister, bazıları sınavsız. Herkesi hak ettiği yere getirmek mümkünse, bu standardı olmayan “hak etme” sorunlarını nasıl çözeceğiz?

Değerli okurlarım, asıl sorun şu ki, ‘’ sistem bozuk’’ gerekçesiyle sürekli söylenip işini iyi yapmamak bozuk düzenin devamlılığına neden oluyor. Adaletli ve eşit bir dünya inşa edilene kadar beklemek yerine, yaptıklarımızla dünyayı adaletli ve eşit hale getirmek için mücadele etmemiz gerekiyor.

Haksızlıklara söylenmekle haklı olabilirsiniz.

Sonsuza kadar söylenebilir, sızlanabilir, şikâyet edebilirsiniz. Sonunda siz söylendiniz diye, sızlandınız diye dünyaya adalet gelmeyecek, eşitlik olmayacak. Tek ömrümüz var ve bir kez yaşayacağız. Yaşamımız boyunca sızlanarak, ağlayarak, söylenerek geçireceğimize, ‘’ her şey eksik, yanlış ve yetersiz olmasına rağmen biz neler yapabiliriz, bu haksızlığı, bu adaletsizliği nasıl düzeltebiliriz diye düşünsek daha doğru olmaz mı?

Ben doğdum doğalı Türkiye’nin eğitim sistemi, yargı sistemi ve yönetim sistemi birçok insan tarafından yetersiz ve yanlış bulunuyor. Bir ara merak edip son 50 yılın adalet, eşitlik, eğitim sistemlerini incelediğimde geçmişte de aynı eksik ve hataların olduğunu gördüm. Antik Yunan, Sümer ve Roma kaynakları da çoğu çatışmanın hiç değişmediğini gösteriyor.

Bir ülkenin en önemli sermayesi, o ülkeyi güçlendirecek en önemli şey vatandaşlarının kendi çabasıyla, kötü şeyler yapmadan ve sırf işini iyi yaparak en alttan en üste çıkabileceğine inanmasıdır.

Her toplumda düzgün bir şekilde başarılı olmuş milyonlarca insan vardır; ama yolsuzluk yapanlar daha çok haber değeri taşıdığından sürekli gündeme gelirler. İnsanlar devamlı yolsuzlukları konuşunca, ülkede ‘’ düzgün yollardan asla başarılı olunamayacağı’’ algısı hâkim olur.

Sonuç olarak, her şeyin düzelmesini, düzeltilmesini beklemektense, mevcut şartlarda mücadele ederek ben ne yapilirim nasıl katkı sunabilirim, sorusuna yönelmek en doğru olanıdır diye düşünüyorum.

Doğru yolda olsan bile öylece durup beklemek, haksızlığa kol kanat germek kadar tehlikelidir. Eylemsizliğin olduğu yerde değişim mümkün olmaz. Ve eylemsizliğin tehlikesi yanlış adım atmaktan daha kötüdür; çünkü yanlış da olsa aksiyon almak bizi sonuca götürmese de o yolda olduğumuzun, niyetimizin kanıtıdır.

G.K Chesterton’unda dediği gibi, bir insan ne yaparsa yapsın kaçamadığı bir kadere inanmıyorum. Ancak hiçbir şey yapmazsa kaçamayacağı bir kadere inanıyorum.

Ağlamak sadece bebeklerin sorunlarını çözer. Sürekli sızlanmak büyümemişlerin yoludur.

Haklı olduğun kadar mücadeleci olman da gerekir diyor. Adaletli, eşit, haksızlıkların, hukuksuzlukların olmadığı özgür bir dünya düşleriyle yazımı sonlandırıyorum.

Sevgiyle kalın

Hoşçakalın

Eğitimci – Yazar Soner Atabek

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir