Eklenme tarihi: 19/03/2021 – 12:59

Son güncellenme tarihi: 15/02/2023 – 17:50


NERDE O YENİ RAMAZANLAR

Başlığın tuhaflığından da anlaşılacağı üzere içinde bulunduğumuz Ramazan ayıyla ilgili iki eski konuda yeni birşeyler paylaşma arzusundayım. Birşeyin tuhaflığından dolayı birşey paylaşmak tuhaf bulunacaktır elbet. Fakat o tuhaf başlığın tersini değil de düzünü yazmış olsaydım herhangi birşey paylaşmış saymazdım kendimi.

Değerli Okur
Öncelikle şu yeni Ramazanlar konusuna açıklık getirelim.
Çocucukluğumuzdan bu yana geçirdiğimiz Ramazanlar hep büyükler tatarafından hazır bir şekilde sunuldu bizlere. Ama şimdi biz büyüdük. O yüzden, Ramazan’a dair etkinlikleri küçüklerimize sunmak durumunda olan biziz artık. Birşeyi güzel yapan eski olması değil, ”ilk” olmasıdır. Yani bizim karşılaştığımız ”ilk”. Biz de kendimize ve küçüklerimize ilk olan şeyler sunabiliriz.

Şimdi konuya giriyorum.
Ramazan ayında oruç tutulmasının sebebinin İlahi emir olduğunu tekrarlamak başlıktaki iddamızla ters düşeceğinden -yazıda yazmış olsam da-  fazla irdelemeyeceğim. İlahi emirdir, âmennâ ve saddeknâ!
Ama bir yönü daha var ki belki pek az duydun.
Söylüyorum,
Oruç kişisel terapidir. Hatta her ibadetin kişisel terapi boyutu vardır desem?
Aklına şu soru gelebilir. ”Ama psikologlar ne güne duruyor?”
Evet, onlar da başımızın tacı. Ama her psikolog her hastaya kendi özel durumuna göre terapi uygular. Fakat Allah’ın terapisi herkese göredir ve tüm zamanlar için geçerlidir. Oruç sana kim için oruç tuttuğunu hatırlatır ve yanlış işlerden seni alıkoymayı hedefler. Oruç sana, normal zamanlarda yapılması serbest olan birşeyi yasaklar ve seni disipline sokar. Kişisel gelişim için en ihtiyacımız olan şey değil midir bu? Öte yandan kişisel gelişim uzmanlarının argümanları çağa uygun yani güncel olmalıdır öyle değil mi? Ama Oruç Allah tarafından emredilmiş olup tüm çağlara hitap eden en iyi terapi yöntemidir.

Bir de zekat var toplumsal terapi için. Malının hiç olmazsa yüzde iki buçuğunu ihtiyaç sahibine vereceksin, bu kadar. Yani belirli bir zenginlik seviyesine ulaştıktan sonra asli ihtiyaçlar dışında 1000 liran varsa 25 lirasını vereceksin. Hepi topu bu.
Şimdi, zekata elverişli insanlarımız hepsi bu ilkeyi uygulasa, ortada fakir kalmaz öyle değil mi? Fakir kalmayınca ne olacak biliyor musun? Ekmek kavgası, rantçılık, hırsızlık, mobbing, gelir adaletsizliği vb. sorunlar minimuma inecek. Her çalışan hobi için çalışacak belkide ve üretim daha kaliteli olacak.
Yazımda başa dönmek huyumdur. Yeni Ramazanda zekatla ilgili yeni bir önerim var. Zekatımızı küçük parçalar halinde birçok kişiye verebileceğimiz gibi, tek parça halinde bir kişiye de verebiliriz. Küçük parçalar halinde aynı fakire sürekli verip, bir türlü zengin edemediğimiz bir fakiri zengin edebiliriz. Yani onu da zekat verebilecek bir duruma getirebiliriz. Hüküm Koyucunun maksadı senin malının elden çıkarılması değil, insanlar arası gelir düzeylerini birbirine yaklaştırmaktır. Evet, toplumsal terapi maksadı gözetmektedir Allah. Ve burada sana şöyle bir sorumluluk düşüyor. Hangi fakirin, aldığı yardımı iyi değerlendirip verimli hale dönüştürebileceğini tespit etmek.
Böylelikle bilinçli bir ibadet yapmanın hazzı, sana dünyadayken cenneti yaşatmış olacak. Yazının sonunu bir yere bağlamaya da lüzum görmüyorum.
Söyleyeceklerim bu kadar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir